Endoskopik tüp mide başarısızlığı, son yıllarda obezite tedavisinde sıkça tartışılan konulardan biri haline gelmiştir. Cerrahi kesi gerektirmemesi nedeniyle birçok birey için cazip görünen Endoskopik Sleeve Gastroplasti (ESG) yöntemi, kısa vadede umut verici sonuçlar sunsa da uzun dönemde kilo kaybının sürdürülebilirliği açısından sınırlılıklar taşımaktadır. Bilimsel veriler, ESG’nin obezite ve metabolik hastalıkların kalıcı kontrolünde bariatrik cerrahi kadar etkili olmadığını ortaya koymaktadır.
Endoskopik Tüp Mide (ESG) Nedir?
Endoskopik tüp mide, ağız yoluyla mideye girilerek özel bir endoskopik dikiş sistemi yardımıyla midenin hacminin küçültülmesi prensibine dayanır. Bu işlem sırasında cerrahi kesi yapılmaz; dolayısıyla “cerrahisiz zayıflama” algısı oluşur. Ancak ESG’nin etkili bir bariatrik cerrahi alternatifi olduğu yönündeki iddialar, uzun dönem klinik sonuçlarla desteklenmemektedir.
Endoskopik Tüp Mide Başarısızlığının Temel Nedenleri
1. Kısa Vadeli Etki, Uzun Vadeli Hayal Kırıklığı
Birçok çalışma, ESG’nin ilk 6–12 ayda %15–18 oranında toplam vücut ağırlığı kaybı (TBWL) sağladığını, ancak bu kaybın 1 yıldan sonra belirgin şekilde azaldığını göstermektedir. Obesity Surgery dergisinde yayımlanan bir sistematik incelemede ESG sonrası ortalama kilo kaybı %15–18 bulunmuş, buna karşılık Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) ameliyatlarında bu oranın %35–45 arasında olduğu belirtilmiştir. Bu fark, ESG’nin uzun vadede kilo kontrolü sağlamada yetersiz kaldığını açıkça göstermektedir.
2. Mide Hareketliliği ve Dikişlerin Dayanıklılığı
Mide, sindirim sürecinde dinamik bir organdır. ESG sırasında atılan dikişler zamanla gevşeyebilir veya açılabilir. Araştırmalarda 12 ay sonrasında yapılan endoskopik kontrollerde %40’a varan deformasyon oranı bildirilmiştir. Bu durum, ESG’nin etkisinin geçici olmasına neden olurken, hastaların yeniden kilo almasına zemin hazırlamaktadır.
3. Geciken Gerçek Tedavi
Endoskopik tüp mide genellikle “cerrahi istemeyen” hastalara önerilse de, yetersiz kilo kaybı nedeniyle asıl tedavi süreci gecikebilir. Bu da Tip 2 diyabet, hipertansiyon ve karaciğer yağlanması gibi metabolik hastalıkların ilerlemesine yol açabilir. Kısacası ESG, kalıcı çözüm gerektiren hastalarda tedavi sürecini uzatabilen bir ara basamak olarak kalmaktadır.
4. Maliyet Sanıldığı Kadar Avantajlı Değil
Birçok hasta ESG’yi daha ekonomik bir yöntem olarak değerlendirse de, kullanılan cihazların maliyeti oldukça yüksektir. Ayrıca başarısızlık sonrası tekrar işlem veya cerrahi gereksinimi doğduğunda, toplam maliyet bariatrik cerrahiden çok daha fazla olabilmektedir.
Endoskopik Tüp Mide Komplikasyonları
Bilimsel literatürde ESG sonrası bildirilen komplikasyonlar arasında şunlar yer alır:
- Bulantı, kusma ve karın ağrısı
- Disfaji (yutma güçlüğü)
- Kanama veya enfeksiyon
- Nadir olarak mide perforasyonu (delinme)
- Kilo kaybının kısa sürede durması veya geri kilo alımı
Bu komplikasyonların bir kısmı geçici olsa da, işlem başarısızlığı durumunda hem metabolik hem de psikolojik etkiler ortaya çıkabilir.
Bariatrik Cerrahi: Bilimsel Olarak Kanıtlanmış Kalıcı Çözüm
Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği (ASMBS), 2022 yılında yayımladığı pozisyon bildirilerinde Endoskopik Sleeve Gastroplasti (ESG) ile Bariatrik Cerrahi yöntemlerin etkinliğini karşılaştırarak önemli sonuçlara dikkat çekmiştir.
Bilimsel veriler, Bariatrik Cerrahinin ESG’ye kıyasla:
- Daha yüksek kilo kaybı oranı (%35–45 TBWL),
- Daha kalıcı metabolik iyileşme,
- Daha düşük uzun dönem revizyon ihtiyacı
sağladığını göstermektedir.
Bu nedenle, VKİ ≥35 kg/m² olan ve eşlik eden metabolik hastalıkları (örneğin Tip 2 diyabet veya hipertansiyon) bulunan bireylerde, Bariatrik Cerrahi, ESG’ye göre hem etkinlik hem de güvenlik açısından açık üstünlük göstermektedir.
Geçici Umutlar Yerine Bilimsel Gerçekler
Endoskopik tüp mide, bazı hastalarda kısa süreli kilo kaybı sağlasa da, kalıcı başarı oranı düşüktür.
Uzun vadede kilo kontrolü, metabolik iyileşme ve yaşam kalitesi hedefleniyorsa, bariatrik cerrahi yöntemleri (örneğin Tüp Mide veya Gastrik Bypass) bilimsel olarak çok daha etkin ve güvenilirdir.
Prof. Dr. Halil Coşkun



